Eşref-I mahlukat(Yaratılanların en şereflisi) olan Muhammed(as) ın doğumunda gül heyecanı yaşanıyor, kucak kucak güller dağıtılıyor. O’na hayran olan insanımız Anadoluyu, balkonu ile bahçesi ile gül bahçesi haline getirmektedir.
Anadolu insanı, Gül,Güllü,Gülizar,Gülşen, Gülbahar…Gülden müştak isimleri çocuklarına vererek Gül Muhammed’e olan sevgilerini ifade etmişlerdir.
Sevdiğimizden ayrılırken, onu uğurlarken “GüleGüle” diyoruz Gül Muhammed’e git” diyoruz.
Gül kokusunun, gül suyunun insanımız arasında çok özel önemi vardır.Prof.Dr. Ayten Altıntaş şöyle diyor. “ Ben tıp tarihinde gülün tıbbi bir bitki olduğunu ancak son 15 yılda fark ettim. Zira , bu zamana kadar hep gülü kokan yönünden değerlendirmiştim. Gülün böylesine geniş kapsamlı kullanılacağını düşünmemiştim. Gül tüm dünyada, güzellik ve sevgi sembolüdür.
Gülün, tıbbi olarak kullanıldığında hiç bit yan etkisi olmaz. Türkler Orta Asyadan beri gülü çeşitli amaçlarla kullanmışlar. Gülcü İsmail Efendi sayesinde Ispartalılar gülü keşfetmiş ve kullanmaya başlamış. Onun için gülcülük konusunda Isparta ülke genelinde birinci sırada ve bu konuda önemli yol keşfetmiş durmda . Gülün sağlıktaki rolü büyüktür. Cildi temizlediği gibi gül kokusuda beyin ve bellek gücünü arttırır. Gül kokla, hayatın uzasın. Gül tüm ateşli hastalıklar ve mide rahatsızlıklarında rahatlıkla kullanılabilen bir bitkidir.” (13-06-2007- Yeni Şafak)
Isparta gülünün sağlık alanındaki etkileri üzerinde araştırma yapan İstanbul üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Deontoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Ayten Altıntaş, gül çiceği ve gül yağının cilt kanseri başta olmak üzere radyasyona maruz kalan hastaların parçalanan hücrelerinin onarılmasında olumlu etki sağladığının tespit edildiğini söyledi.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde dört yıl once kanser teşhisi konulan hastaların kan hücrelerinde gül çiceği ve gül yağının etkisi üzerinde laboratuvar ortamında çalışma yaptıklarını anlatan Altıntaş, “ Bu çalışmanın ardından bir de deri hücreleri üzerinde çalışma gerçekleştirdik. Kanser teşhişi konulan hastanın derisinden alınan parka üzerindeki hücreler üzerinde çalıştık ve onarıcı özelliğinin olduğunu tespit ettik” diye konuştu.
Altıntaş, bu araştırmanın cilt kanserleri başta olmak üzere, kanser hastalığı yüzünden tahrip olan derinin onarılmasında gül çiceği ve gül yağının kullanabileceğini ortaya çıkardığını, gülün ruh sağlığı,kas,sinir gevşetici özellikleriyle ön plana çıktığını vurguladı. Son çalışmanın henüz yayınlanmadığını ifade eden Altıntaş, en kısa zamanda bu çalışmanın da yayınlanacağını bildirdi. (03-02-2010- YeniŞafak)
Bu yazıyı 241 kişi okudu.