Cenab-ı Allah her canlıyı yaratırken rızkı ile yaratır. Rızkının neler olduğunu, ne kadar olduğunu, nerelerden nasıl temin edileceğini Cenab-ı Allah geniş ilmi ile bilir ve takdir eder.
Kul, kendisine takdir edilenden başkasını yiyemez, içemez. Birisine takdir edileni de bir başkası yiyemez.
Rızık Nedir? Ne demektir?
Kelime olarak rızık, nasip, pay anlamına gelir. Kendisinden faydalanılan
anlamına da gelir.
İnsanın yararlandığı her şey onun için rızıktır. İnsan bir şeyden yer,
içer ve istifade ederse, o şey ona rızık olur. Bu, helalden de olsa, haramdan
da olsa ona rızıktır. Eğer helalden ise o helal yemiş olur. Haramdan
olmuş ise haram yemiş olur.
Haramı da, helali de yaratan Cenab-ı Allah’tır. Ama haram olanı yasaklamış, helal olanı yiyip içmeyi ve kullanmayı emretmiştir.
Meselâ: Allah kuzuyu yaratmış, onu helal ve fay-dalı kılmış, domuzu yaratmış onu da faydasız olduğu için haram kılmıştır.
Allah rızkı yaratmış; çalışmayı, helalden kazanmayı ve hak etmeyi emretmiştir. Haram yiyen “Ne yapayım benim için bunu takdir etmişsin” diyemez.
Rızık helalden kazanılacaktır:
Kur’an’da Cenab-ı Allah insanın sağlığına, aklına, nesline zararlı olan şeyleri haram kılmıştır. Maida Suresi, ayet 4’te: “Kendileri için nelerin helal kılındığını soruyorlar, de ki: bütün iyi ve temiz şeyler size helal kılınmıştır” buyrulur.
Diğer ayetler de de:
“Ey iman edenler! Size verdiğimiz şeylerin temiz olanlarından yiyin” (Bakara:172)
Peygamberin haram kıldığı da, Allah’ın haram kıldığı gibidir.
Kur’an’da peygambere emir koyma yetkisi verilmiştir. Ayette: “Peygamber onlara iyiliği emreder, onları kötülükten men eder. Onlara temiz şeyleri helal, pis olan şeyleri de haram kılar” buyrulmuştur. (A’Raf:157)
Bu konuda peygamber (as) şöyle buyurmuştur:
– “Rızkı iyi yoldan talep edin. Eceliniz sizi nasıl takip ederse, rızkınız da öyle takip eder. Rızıktan yana bir sıkıntınız olursa, Rabbinize itaat edin” (Ramuzu’l-Ehadis:184/2)
– “Bir can, rızkını tamamlamadan ölmez. Allah’tan korkun rızkı güzel talep edin. Rızkı gecikiyor endişesi ile maasiyetten (günahtan, haramdan) talep etmeyin” (Age:455/5)
– “Rızkım gecikti diye telaşlanmayın. Zira hiçbir kul, son rızkına
erişmeden ölmez. Allah’tan korkun helal yiyin, haramdan kaçının”
(Age:473/10)
– İnancımızda yalan, hile yolu ile elde edilen emek sarf etmeden, hak etmeden,
gasptan, hırsızlıktan, kumardan, alkolden, zinadan, dilencilikten
kazanılan şey helal değildir.
Rızkın azlığı, rızkın gecikmesi veya rızkın başkası tarafından gasbı endişesi insanı telaşlandırmamalı ve haram yollara götürmemelidir. Bu, kulun imtihanı olabilir.
Rızka razı olmak ve şükretmek gerekir:
Unutmayalım: Rızkın miktarı, şekli ve zamanı imtihan sebebidir. Allah kulunu bu yolla da imtihan eder.
Hani ne derler; her şeyde bir hayır vardır. Her şeyin bir sebebi, hikmeti vardır. Hâle şükür gerekir. Sabır gerekir.
Allah kullarını zenginlikle de, fakirlikle de az ve çoklukla da imtihan eder, sabrını dener.
Peygamber (as) bakın ne buyuruyor:
– “Allah kulunu rızkı ile imtihan eder. Eğer kul kaderine rıza gösterirse, geçimi mübarek olur.” (Age:90/6)
Sabrın ve şükrün meyvesi her zaman tatlıdır. Yokluğa, azlığa sabır, varlığa şükür insanı daha huzurlu ve mutlu olmasını sağlar. Eğer rızık daralır da sıkıntı olursa, bakın peygamberimiz (sav) ne tavsiye ediyor:
– “Bir kimseye Allah rızık verirse, çokça “Elhamdülillah” desin. Kimin rızkı geri kalır gecikirse, tevbe istiğfar etsin. Bir iş kendisine sıkıntı verirse; “Lahavle vela kuvvete illa billah” desin buyuruyor. (Age:410/8)
Kur’an’da rızka şükür gerektiği bildirilmiştir:
– “Şükrederseniz nimetimi arttırırım. Eğer nankörlük ederseniz,
şüphesiz azabım çok şiddetlidir” (İbrahim:7)
– “Siz Allah’ı bırakıp bir takım putlara tapıyor, asılsız sözler uyduruyorsunuz. Bilmelisiniz ki, Allah’ı bırakıp da taptıklarınız size rızık vermezler. O halde rızkı Allah katında arayın. Ona kulluk edin ve O’na şükredin” (Ankebut:17)
Allah’ın verdikleri, nimete şükredilmesi içindir. Her nimete şükür gerekir.
Şükredilmeyince rızık daralır:
Rızkı arttıran şeylerin aksine sabırsızlık şükürsüzlük, nankörlük ve isyan, rızkın daralmasına ve sıkıntılı kazanılmasına neden olur.
Kur’an’da rabbimiz şöyle buyuruyor:
– “Kim beni anmaktan yüz çevirirse, şüphesiz onun sıkıntılı hayatı olacak ve biz onu kıyamet günü kör olarak hasredeceğiz.” (Taha:124)
– “Biz refahından şımarmış nice memleketleri helâk etmişizdir” (kasas:58) buyrulmaktadır.
* * *
Şükrü eda edilmeyen malın hayrı olmaz. Şükrü eda edilmeyen mal telef olur. Malın şükrü eda edilmediyse, o malla ibadet olmaz.
Rızık nasıl artar!
Bir atasözümüz var: “İyi at, kendi artırır yemini” derler. İnsanın rızkının daralması da, artması da biraz kendi elindedir.
Bazı şeyler hayatta ödül olurken bazı şeylerde ceza olmuyor mu? Mesela ömrün uzun rızkın bol olması, inancımızda bazı hallerde zikredilmiştir.
Peygamber (as) şöyle buyurmuştur:
1- “Benim için zayıflarınıza talip olun. Zira onlar yüzünden rızıklandırılırsınız” (Ramuzu’l-ehadis: 8/8)
2- “Rızkının bol, ömrünün uzun olmasından hoşlanan akrabasını görüp gözetsin” (Age:397/5)
3- “Kim ömrünün uzun olmasını ve rızkının geniş olmasını isterse, ana babasına ikram da bulunsun: (age:397/3)
4- Kim ömrünün uzun, rızkının geniş olmasından, kötü akıbetten korunmaktan ve duasının kabul olmasından hoşlanırsa, sıla-i rahim yapsın” (Age:397/8)
5- “Rızkı daralan, rızkının geri kaldığına kanaat ederse, tekbiri bol getirsin.” (Age:402/5)
Burada ömrün uzaması gün sayısının artması şeklinde olmayabilir. Ama huzurunun, mutluluğunun artması şeklinde olur.
Nimeti verene şükür, rızkın helalden talebi, kulluğun güzel yapılması, rızkın artmasına neden olacak-tır.
Besmelesiz, zikirsiz, şükürsüz malda, hayat da huzur vermez. Can sıkıcı ve sıkıntılı olur, rızkı ona sıkıntılı gelir.
Rızık Allah’tandır:
Rızık onun bunun elinde aranmaz. Her canlının rızkı Cenab-ı Allah’a
aittir. İnsan nüfusuna bakıp, hayvan sürülerine bakıp, bunlar nasıl
doyar denmez. Her birini alemlerin Rabbi olan Allah doyurur.
Şu yaşadığımız hayatta senin benim kavgası boşunadır. Allah canlıları
yaratırken her canlının rızkını ayrı yaratmıştır. Kimse başka birinin
rızkını yiyemez. Her canlı ömrünün son anına kadar kendi rızkını yer.
Rızkı bitmeden de hiçbir canlı ölmez.
Hiçbir kimse “Falan bana rızkımı verdi” “Beni falan doyurdu” diyemez. O kişi veren, doyuran değildir” o vasıtadır Veren, doyuran Allah’tır. Falan benim rızkımı yedi de denemez.
“Razık”, rızık veren demektir. Bu Allah’ın sıfatlarındandır. Kur’an’da:
– “O Allah ki, sizi yaratmış, sonra rızıklandırmış-tır…” (Rum:40) buyrulur.
“Rezzak”, bol rızık veren demektir. Kur’an’da “Ey insanlar, Allah’ın size olan nimetini hatırlayın Allah’tan başka size yerden, gökten size rızık verecek bir kimse var mı? (Fatır:3) diye soruluyor.
“Hayrur râzıgın”, rızık verenlerin en hayırlısı Ce-nab-ı Allah demektir. Kur’an’da: “Şüphesiz rızık veren güç ve kuvvet sahibi olan ancak Allah’tır.” (Zariyat:58) buyrulur.
Rızkın ölçüsü Cenab-ı Allah’ın takdirindedir. Kur’an’da:
– “Allah dilediğine rızkını bollaştırır da, daraltır da” (Rad:26)
– “Allah kiminize kiminizden daha bol rızık ver-di.” (Nahl:71)
– “Allah dilediğine hesapsız lütufta bulunur.” (Bakara:212)
– “Göklerin ve yerin anahtarı O’nun dur, dilediği-ne rızkı bol verir, dilediğinden de kısar. O, her şeyi bilendir. (Şura:12) buyrulmuştur.
Her canlıya dilediği kadar rızık veren Allah’tır. Küçücük karınca, küçüklüğünden dolayı aç kalmazken, fil de büyüklüğünden dolayı rızkından daha fazlasını yiyemez. Gasp eden çalanda aynıdır.
İnsanlardan bazısına az verir, bazısına da bol verir. İkisini de böylece imtihan eder. Az verdiğinden sabır ister, bol verdiğinden de şükür ister.
Kur’an’da şöyle buyrulur:
-“Yeryüzünde yürüyen her canlının rızkı yalnızca Allah’a aittir.” (Hud:6)
“Nice canlı var ki, rızkını yanında taşımıyor. On-lara da, size de rızık veren Allah’tır. O, her şeyi işitir, bilir” (Ankebut:60) buyrulur.
* * *
Bol rızık azdırmamalı, az olanda isyan ettirmemelidir.
Atalarımız dualarında: “Allah’ım, çok verip azdırma, az verip bezdir mi!” derlerdi.
Hayat her şeyi ile imtihandır. Olanla yetinen, kanaatkar olan hırslanmaz, mutsuz olmaz.
Peygamber (as): “Kendinizden üstündekilere bakıp imreneceğinize, kendinizden aşağıda olanlara bakıp halinize şükredin, mutlu olursunuz” diye tavsiye de bulunmuştur.
Bir hadislerinde de şöyle buyurur:
-“Rızkın hayırlısı yeteri kadar olanıdır” (Ramu-zu’l-ehadis:281/16)
Kur’an’da kendilerine verilen nimetin çokluğun-dan azan kavimlerin, kişilerin helak oluşlarından bahsedilmiştir.
Mescit kuşu salebe için Allah Rasulü “Yazık oldu salebeye!” ifadesini
kullanmıştır. Malının hesabını bilmeyen Karun helak olmuştur. Günümüzde
bazı bol rızık verilenlerin inkar ve isyanlarına şahit oluyoruz.
Kur’an’da;
-“Allah kullarına rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde azarlardı. Fakat o rızkı dilediği ölçüde indirir. Çünkü o, kullarının durumlarını gören ve bilendir” buyrulmuştur. (Şura:27)
Bir ayette de:
– “Allah’ın nimetini saymaya kalkarsanız onu sayamazsınız” buyrulmuştur. (Nahl:18)
Allah’ın lütfunun, ihsanının çokluğu, bazılarını onu veren Allah’a yaklaştırırken, bazılarını da Allah’tan uzaklaştırmaktadır.
Allah’ın verdiği malda ihtiyaç sahiplerini hakkı vardır. Kur’an’da bu şöyle ifade edilmiştir.
-“Mallarınızda muhtaç ve yoksulların hakları vardır.” (Zariyat:19)
Mal kimsenin değildir. “Mal benim” denmez. Bizden önceki. Şuanda mezarda yatanlarda “Benim be-nim” diyorlardı, hani ne oldu?
Mal, mülk ne senindir ne benim mülk Allah’ındır.
Malın sadakası vardır. Zekatı vardır. Maldan ihtiyaç sahipleri faydalandırılacaktır. Kur’an’da Allah şöyle emrediyor.
– “De ki; Rabbin kullarından dilediğine bol rızık verir ve dilediğinden de kısar. Siz hayra ne harcarsanız Allah o verdiğinizin yerine başkasını verir. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır” (Sebe:39)
– Bir ayette de:
-“Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden hayra sarf ediniz: denildiğinde kafirler mü’minlere dediler ki; Allah’ın dilediği takdirde doyuracağı kimseleri biz mi doyuracağız? Siz gerçekten apaçık bir sapıklık içinde siniz” (Yasin:47)
Allah’ın bir emri de şöyle:
– “Herhangi birinize ölüm gelip de: Rabbim beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam! Demesinden, önce size verdiğimiz rızıktan harcayın” (Münafıkun:10)
Mal mülk insana geçici olarak verilmiştir. Dün başkasının imtihan sebebi idi. Bugünde senin, benim imtihan sebebi insan isterse, onunla kurtulur, istemezse, o mal onun helakına sebep olur.
Allah’ın bir emri de, rızkını elde etmek için kulun çalışmasıdır.
“Ağılda oğlak doğar, nehir kenarında otu biter” derler. Ama oğlak ağıldan çıkıp, nehir kenarına gitmezse, o ot ona rızık olmaz.
Dinimizde tembellik kınanmıştır. İnsan çalışacak, alın teri
dökecek, başkalarına muhtaç olmayacaktır.
İnancımızda veren el, alan elden her zaman üstündür.
“Yuvasında uyuklayan kuşu Allah doyurmaz” demişlerdir.
Kur’an’da:
– “Bilsin ki insan kendi çalışmasından başka bir şey yoktur” (Necm:39)
– “Allah geceyi dinlenmeniz, gündüzü de rızkınızı arıyasınız ve şükredesiniz diye yarattı” (Kasas:73) buyrularak Allah’ın takdir ettiği rızkı elde etmek için çalışmak emredilmiştir.
İnsan inanınca bazı şeyler kolaylaşır. Peygamber (as)ın bir müjdesi var: “Allah mü’min kulunun ummadığı yerden rızıklandırır” buyuruyor. (Ramuzu’l-ehadis:6/4)
Sonuç olarak:
Rızkın ölçüsü ve zamanı alemlerin Rabbi olan Allah’a aittir. Rızık, kulun talebine göre ya helalden olur ya da haramdan olur.
Rızkın azlığı, yokluğu insanı isyan ettirmeli, harama sevk etmemelidir. Rızkın çokluğu da vereni unutturup insanı azdırmamalıdır. Allah verdiği gibi almasını da bilir.
Rızık onun bunun elinde değildir. Rızık Allah’tan beklenmelidir.
Birde başkasının rızkına göz diken kendi helal rızkını da haramlaştırmış olur.
Bizden öncekiler duvara “Errızkı alellah” levhasını asar, rızkını helalinden kazanmaya çalışırlardı.
Bu yazıyı 4 kişi okudu.